
IMDb
Sıralama
Güncel liste esas alınmıştır

TOP - 1-
TOP - 2-

"27" Numara
Spirited Away (2001) Ruhlardan Kaçış
Efsane yönetmen Hayao Miyazaki’nin Imdb’de listesinin en üstteki filmi: “Ruhlardan Kaçış”. Miyazaki’nin izlediğim bütün filmlerindeki ortak noktalardan biri bu filmin içine oldukça güzel sindirilmiş. Gerek temposu gerekse renklerin ve Japon kültürünün tasviriyle bize yeni dünyanın kapılarını açıyor. Doğu kültürünün bütün fantastik öğelerini kullanmayı seven Miyazaki modern toplumun keşmekeşinden fantastik bir dünyaya geçen on yaşındaki Chihiro’nun hikayesini anlatır. Taşınacakları için mutsuz olan Chihiro ailesiyle birlikte kendini fantastik bir dünyada bulur. Gelin görün ki anne-babası domuza dönüşmüştür ve kendi dünyalarına dönmelerinin tek yolu ruhlar dünyasındaki bir hamamda çalışmasıdır.
Bundan sonra Miyazaki’nin o içimizi ısıtan hikayelerinden biri başlar. Miyazaki bütün filmlerinde bir şekilde kadın karakterlere önem verir. Bu karakterler güçsüz değildir. Chihiro da öyle bir karakter işte. Güçlü, zeki, yardımsever ve en önemlisi arkadaş canlısı. Bütün bu özellikleriyle arkadaşlar edinir, bu arkadaşları için çabalar, onlar için kendi hayatını riske atar. Beni Miyazaki’nin filmlerinde çeken şey de bu. Saf arkadaşlığı, beklentisiz ilişkileri ve doğruyu fantastik dünya kahramanlarının o iyi ve kötü kavramlarıyla açıklar. Onun evrenindeki saf kötü bile bana göre sebepsiz yere yaratılmamıştır. O bütün karakterlerin arka planına bir hikâye sokar ve onlara bir sebep verir. Bu sebepler ne olursa olsun arkadaşlıklar bu sebeplerin arkasında barındırdığı dramı kesip atar. Önemli olan yaşamaktır.

Grave of the Fireflies (1988)
Ateşböceklerinin Mezarlığı
Güncel listede 54.üncü sırada olan Grave of the Fireflies; Türkçeye “Ateşböceklerinin Mezarlığı” olarak çevrilmiş bir yapıt. 1988 yılında gösterime giren bu tarih ve dram konulu anime filminin yönetmenliğini Isao Takahata üstlenmiş. Miyazaki kadar hâkim olduğum biri değil kendisi ama küçük bir araştırmanın ardından kendisinin Miyazaki’nin sıkı bir çalışma arkadaşı olduğunu öğrendim siz de filmi izlediğinizde bunu filmin bir yerinde hissedeceksiniz.
Filmi listeme gireceği için izlemek istedim. İzledikten sonra da gerçekten sıralamasını hak eden bir film olduğunu düşündüm. Filmin konusu II. Dünya Savaşı sonrasında bombalanan Japon kentlerinden birinde yaşam mücadelesi veren abi kardeşi anlatıyor: Seita ve Setsuko’nun hikayesini. Annelerini bir patlamada kaybeden, babalarından ise haber alamayan abi kardeşin başından geçenler gerçekten yürek parçalıyor. Oldukça yoğun bir şekilde gerçekliğe bağlı bu anime çizimlerin arasından yakalıyor bizi. Seita’nın kardeşi için onurunu bir kenara koyup yaptığı her şey. Setsuko’nun savaş ortamında çocuk olmanın zorluğunu anlattığı yüz ifadeleri. Savaşın bütün kanlı ortamında kirlenmemek gibi bir ihtimali olmayan bu iki çocuğun ateş böcekleri içerisindeki anıları. Gerçekten medeniyetimizi kurarken neleri, kimleri, ne için feda ettiğimizi kendimize sorduran bir anime. Animede geçen müziklerin de gözlerinizi kapattığınızda sizi o anları yaşatacağına eminim.
"54" Numara

TOP - 3-
TOP - 5-
TOP - 4-
"79" Numara

"65" Numara
Princess Mononoke (1997)
Bence Miyazaki, animelerinden ders çıkarılmasını isteyen biri ama bunu o güzel Japon naifliğiyle yapıyor. Şimdiye kadar izlediğim bütün filmler ve animelerde ortak nokta olarak bu naifliği görüyorum. Bizde hikâyenin ve olayların arka planı en açık şeklinde gösterilir. Belki anlamayacağımızı düşündüklerinden bunu karakterin ağzından birebir duyarız. “Ben senin abinim ve seni korumak için bu okyanusu ortadan ikiye bile ayırırım ama gene de sana sevgimi gösteremem.” Bizde olaylar bu şekilde ilerler ama bu animelerde öyle değildir. Karakterlerimizin hepsinin kendine has kişilikleri var. Başkaları için feda edebileceklerini ya da vazgeçemeyeceklerini söylemelerine gerek yok biz bunu karakterlerin yüz hatlarından, ifadelerden hatta basit bir omuz silkişlerinden anlıyoruz.
Çoğu kişiye göre “Prenses Mononoke” “Ruhlardan Kaçış”a göre daha iyi bir anime bence burada birbirlerine göre üstün gelebilecekleri pek çok yer var. Ben listede burada olmasının sebebini ise çıkış tarihine bağlıyorum. Hikâyeye dönecek olursak Ashitaka adlı genç, Orman Tanrısıyla girdiği bir savaş sonunda lanetlenir ve bundan kurtulmak için bir yolculuğa çıkar. Bundan sonrasında onun Momonoke'yle tanışmasını, Orman Ruhunu arayışını, diğer aç gözlü insanlar ve hayvanlarla olan ilişkisini ağır bir tempoda izleriz. Burada dikkat edilmesi gereken husus şudur: Doğa gaddar ve acımasızdır ama insan oğlu onun elinden aldıklarıyla ya da almayı düşündükleriyle onu dünyadan silmeye çalışmaktadır.

"79" Numara
Your Name (2016) Senin Adın
Listenin dördüncü filmi “Senin Adın”. Bu filmin gösterime girdiğinde çok ses getirdiğini hatırlıyorum. Gerek hikâye ve kurgusu gerekse ödülleri ve adaylıklarıyla, çizimlerinin başarısıyla tam bir Japon animesi. Genel konusu şu yönde: Mitsuha Miyamizu adlı karakterimiz bir sabah kalktığında kendini o çok istediği şehir yaşamının içinde bulur ama bir sıkıntı vardır: "Bedeni ona ait değildir." Bedenini aldığı kişi Taki Tachibana adlı bir gençtir. Bundan sonra birbirleriyle iletişim kurmak için konuşmaya, birbirlerinin bedenleri üzerinden mesajlar atmaya başlarlar. Sonunda buluşmaya karar verirler. İş burada karmaşıklaşmaya başlar çünkü Miyamizu’nun yaşadığı kent yıllar önce bir göktaşının çarpması sonucu yok olmuştur ve şu an o yaşayan biri değildir.
Makoto Shinkai tarafından yönetilen film o kadar iyi işlenmiş ki temposunun en düşük olduğu anda bile bir beklenti içinde olduğunuzu hissediyorsunuz. Günlük hayatın sıradanlığıyla uğraşan iki gencin birbirlerinin hayatlarına dokunmak için zamanı aşan çabası ve filmin sonu size tebessüm ettirip, geri kalan hikâyeyi hayal ettirecek cinsten.

TOP - 5-

"133" Numara
My Neighour Totoro (1988)
Komşum Totoro
Tam bir klasik: Komşum Totoro. Listenin üst sıralarının hepsinde Miyazaki’nin o ya da bu şekilde bir imzası var gibi. Bu da o imzaların en renklisinden. 1988 yılında yayınlanan film şu an Japon anime kültleri arasında. Her yerde kitaplarını, posterlerini ya da biblolarını görebilirsiniz. Şemsiye tutan karakterimiz ve Totoro’nun yağmur altında otobüs(!) beklediği poster hala bize küçük bir tebessüm sağlayan görsellerden biri.
Miyazaki tarafından arkadaşlığı, ruhları ve insan ilişkilerini konu alan filmde Mei’nin ablası Satsuki’nin ruhlarla olan hikayelerini, çıktıkları maceraları ve rüzgârlı bir günde Totora’ya karşı sundukları saygıyı görüyoruz. Gerçek anlamda bir aile filmi olan animenin her bir karakterinin işlenişi ve çizimi bize yaşımızı unutturuyor. Benim fikrimce bu bir klişeler animesi. Demek istediğim klişeleri barındıran değil, yaratan ilk çıkış noktası olan bir anime olması. Dostluk ilişkileri işlenirken söylenenler, hatta söylenmeyenler bile o kadar güzel tasvir edilmiş ki bundan sonra yapılacak bütün filmlere şablon sağlamış gibi görünmesini sağlamış. İşte Komşum Totoro öyle bir film. Kapınızı açın ve onu konuk edin. Emin olun şimdiye kadar misafir ettiğiniz konuklar içinde en keyif vericisi o olacak.